Türk veveya Yabancı Kişilerin İmzaladıkları Sözleşmelerde Türkçe Kullanma Zorunluluğu

Türk veveya Yabancı Kişilerin İmzaladıkları Sözleşmelerde Türkçe Kullanma Zorunluluğu

Borçlar hukukumuz kapsamındaki temel ilkelerden birisi “Sözleşme Özgürlüğü”dür. Sözleşme özgürlüğünün kapsamına, (i) sözleşme yapıp yapmama özgürlüğü, (ii) sözleşmenin diğer tarafını seçme özgürlüğü, (iii) sözleşmenin tipini, içeriğini düzenleme özgürlüğü, (iv)sözleşmeyi değiştirme ve ortadan kaldırma özgürlüğü ve son olarak (v) şekil özgürlüğü girmektedir.

Sözleşmelerde şekil özgürlüğü, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (“TBK”) 12.maddesi uyarınca; “Sözleşmelerin geçerliliği kanunda aksi öngörülmediği müddetçe hiçbir şekle bağlı değildir ve taraflar sözleşmeleri diledikleri şekilde düzenleyebilirler.” olarak düzenlenmiştir. Sözleşme metinlerinin yazım dilini seçme özgürlüğü ise şekil özgürlüğü kapsamındadır; ancak 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun (“805 Sayılı Kanun”) uyarınca öngörülmüş olan emredici niteliği haiz hükümler, sözleşme metinlerinin diline ilişkin olarak şekil serbestisini sınırlandırmaktadır.

805 Sayılı Kanun’un Amacı ve Kapsamı

805 sayılı Kanun, kanun tasarısının gerekçesinde belirtildiği üzere resmi iş ve işlemlerde milli dilin kullanılmasının mecburi olmasına karşın, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkede yaşayan hem yabancıların hem de Türk tabiiyetinde bulunan kişilerin Türkçe dilini kullanmaktan kaçınması üzerine getirilmiş bir düzenlemedir.[1]

Esasen Türk Ticaret Kanunu[2] ve Vergi Kanununda[3] gerçekleştirilen düzenlemeler sonrasında, söz konusu kanuna olan ihtiyaç azalmış ise de halen yürürlükte bulunmaktadır ve ticari hayata uyum sağlayamadığı gerekçesiyle eleştirilmektedir.[4]

805 sayılı Kanunun 1.maddesi, Türk tabiiyetindeki şirket ve müesseselerin, Türkiye dahilindeki tüm muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmaya mecbur tutarken; 2.maddesi ise yabancı şirketlerin, Türk şirketlerle ve Devlet ile gerçekleştirdikleri muhabere, muamele ve temaslarda Türkçe kullanmalarını emretmiştir.

Müessese kavramı, ticaret şirketleri dışında kalıp, bir işletme işleten kamu ve özel hukuk tüzel kişileri yanında, yine bir iktisadi işletme işleten gerçek kişileri de kapsamaktadır.[5] Yabancı şirket ve müesseselerin Türkiye’deki şubeleri de 2.madde kapsamına girmektedir. Aynı zamanda doktrinde, müessese kavramının kapsamına şirket dışındaki diğer özel hukuk tüzel kişilerinin de (ör: dernek, vakıf) girdiği belirtilmektedir.[6]

805 Sayılı Kanun’a Aykırılığın Sonuçları

805 Sayılı Kanun’a aykırı davranmanın cezai yaptırımı, 7.maddede ele alınmıştır. Buna göre 805 sayılı Kanun’a aykırı davranan kişiler, 100 günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılmaktadır.

Aynı zamanda 4.maddede, 805 sayılı Kanun’a aykırılığa hukuki sonuçlar bağlanmaktadır. Ancak, 805 sayılı Kanun’un 4.maddesi net olmaması nedeniyle doktrinde bazı tartışmalara yol açmaktadır. Bir görüşe göre, kanuna aykırı olarak Türkçe akdedilmeyen sözleşmeler butlan ile malulken, bir başka görüşe göre ise ihtilaf çıktığında sözleşmenin yorumlanması gerekirse, yabancı dil kullanan taraf aleyhine yorum yapılması gerekmektedir.[7] Bir diğer görüşe göre ise yabancı dilde yazılan hükümlerin yazılmamış sayılması gerekmektedir.[8]

Tüm bu görüşler, eleştirilmekle birlikte, doktrindeki çoğunluk görüş, söz konusu kanuna aykırı davranışın hukuki sonucunun ispat açısından olduğu yönündedir. Buna göre, sözleşmelerinde Türkçe kullanma mecburiyetinde olup yabancı dil kullanan taraf, bir hakkını ileri sürmek için ispat aradığında yabancı dilde hazırlanmış sözleşmeyi/belgeleri ileri süremeyecek ve başka ispat araçlarına ihtiyaç duyacaktır.[9]

Nitekim buna paralel olarak; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/2051 E. 2009/5292 K. sayılı kararında; “Türk uyruklu şirket olan davalı bankanın, davacı ile arasında imzalanmış olan İngilizce vadeli/ spot alım işlemleri sözleşmesine” dayanmasının, Kanun’da öngörülmüş olan sözleşme, defter, belge ve evraklarını Türkçe kullanma mecburiyetine aykırı olduğu ve Kanun’un 4. Maddesi gereğince davalının söz konusu belge ve sözleşmelere dayanamayacağı” ifade edilmiştir.

 

Benzer bir şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/3122 E. 2012/4073 K. sayılı kararında “…davanın her iki yanının da Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde olan şirketler olup aralarındaki sözleşmelerin ifa yerinin Türkiye olduğu gözetildiğinde, 805 sayılı Kanunun 1. Maddesi uyarınca düzenlenen sözleşme metninin Türkçe olması zorunlu iken İngilizce olarak düzenlenen sözleşmeye dayanılarak tahkim itirazında bulunan davalının itirazını kabul eden ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.” şeklinde karar verilmiştir.

 

Hem yargı kararların da hem de doktrinde 805 sayılı Kanun’un 4.maddesinin özellikle yabancılık unsuru taşıyan, tahkim şartı barından sözleşmeler bakımından tartışmalı olduğu söylenebilir. Ancak bu durumun büyük ölçüde sözleşmede yer alan bir tahkim şartının ileri süren taraf lehine bir durum yarattığının tartışmalı olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin;

 

Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2020/19 E. 2020/184 K. sayılı kararında “yabancı şirket ve müesseselerin Türk uyruklu şirket ile arasında sadece İngilizce dilinde tanzim edilmiş olan sözleşmedeki tahkim itirazına dayanılmasında engel olmadığı” şeklinde hüküm kurmuştur.

 

Sonuç

805 sayılı Kanun, eski tarihli olmasına rağmen halen doktrinde ve yargıda farklı yorumlanmalara açıktır. Tarafların sözleşme imzalarken olası bir geçersizlik durumuyla karşı karşıya kalıp, hak kaybına uğramalarının önüne geçmek için her sözleşme ilişkisinde 805 sayılı Kanunu dikkate almaları ve bu doğrultuda sözleşme dili seçmeleri gerekmektedir.

 

Bahtiyar, Mehmet. “805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun Kapsamı ve Yaptırımı Sorunu”, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen’e Armağan Cilt:2, İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2007.

Dinç, İlhan. “İktisadî Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılmasına Dair Kanuna İlişkin Güncel Yargı Kararlarının Değerlendirilmesi”, TAAD, Yıl:11, Sayı:44, Ekim 2020.

Esen, Emre. “İktisadi Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un Milletlerarası Tahkim Anlaşmaları Üzerindeki Etkisi”, İstanbul Üniversitesi Yayınevi.

[1] İlhan Dinç, “İktisadî Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılmasına Dair Kanuna İlişkin Güncel Yargı Kararlarının Değerlendirilmesi”, TAAD, Yıl:11, Sayı:44, Ekim 2020, s.130.

[2] 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, Defter Tutma Yükümlülüğü başlıklı 64.madde.

[3] 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Türkçe Tutma ve Türk Parası Kullanma Zorunluluğu başlıklı 215.madde.

[4] Emre Esen, “İktisadi Müesseselerde Mecburî Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un Milletlerarası Tahkim Anlaşmaları Üzerindeki Etkisi”, İstanbul Üniversitesi Yayınevi, s.207.

[5] Dinç, s.132.

[6] Mehmet Bahtiyar, “805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun Kapsamı ve Yaptırımı Sorunu”, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen’e Armağan Cilt:2, İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2007, s.1735.

[7] Dinç, s.139.

[8] Dinç, s.141.

[9] Dinç, s.147.