Sosyal Medya kullanıcıları, zaman zaman beğendiği ya da yeniden paylaştığı gönderilerin kendi sorumluluğunda olmadığını düşünebilir çünkü o gönderi, beğenen ya da yeniden paylaşan kişinin bizzat ürettiği/yazdığı bir gönderi değildir.
Ancak sosyal medya hesaplarından bizzat yapılan paylaşımlar gibi yapılan beğeni, yeniden paylaşım faaliyetleri de bizzat kişilerin, hatta çalıştığı kurumların sorumluluğuna yol açabilir. Bu sorumluluk, beğenilen ya da yeniden paylaşılan gönderinin hukuka aykırı bir içerik barındırmasıyla başlar.
Peki bir kişi, başka bir kişinin ürettiği/yazdığı bir gönderiyi beğenerek ya da yeniden paylaşarak hakaret suçu işleyebilir mi?
Türk Ceza Kanunu (“TCK”) m.125/1,2 uyarınca “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıda fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” Ayrıca TCK m.125/4 uyarınca hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. Madde gerekçesine göre, aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.
I. YARGITAY İÇTİHADI
Twitter ve Facebook gibi sosyal medya paylaşım sitelerinde, hakaret içeren paylaşımların beğenilmesi veya paylaşılmasının, hakaret suçunun paylaşan tarafından da işlenmiş sayılıp sayılamayacağına ilişkin emsal Yargıtay kararları aşağıdaki şekildedir:
Anılan kararlardan hareketle, Yargıtay’ın, hakaret içeren sosyal medya gönderisinin paylaşılması/retweet edilmesi suretiyle hakaret suçunun oluşacağını kabul ettiği söylenebilmektedir.
II. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İÇTİHADI
Bir alt başlıkta yer verilecek, hakaret suçunun bir paylaşımın beğenilmesi veya paylaşılması ile oluşamayacağına ilişkin görüşün dayanağı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (“AİHM”) kararı, 35786/19 numaralı başvuru üzerine tesis edilen ve 15.06.2021 tarihli Melike v Turkey[1] kararıdır.
Karara konu başvurucu Selma Melike, Milli Eğitim Bakanlığının sözleşmeli temizlik personeli olarak çalışmaktadır. Mart 2016’da başvurucuya karşı, üçüncü kişilerce Facebook üzerinden yapılan çeşitli paylaşımların “Beğen” butonuna bastığı gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatılmıştır. Eylül 2016’da Disiplin Kurulu, iş yerinde yürürlükteki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin ihlali teşkil eden ve işyerindeki huzur ve sükuneti bozan davranışı sebebiyle başvurucuyu işten çıkartmıştır. Başvurucu, karar akabinde işe iade davası açmıştır. Başvurucunun beğendiği paylaşımların içeriği; ağır siyasi eleştiri, baro başkanının öldürülmesi hakkında öfkeli ifadeler, yetkililer tarafından denetlenen kurumlardaki öğrencilerin istismar edildiğine ilişkin suçlamalar ve tanınmış dini bir figür tarafından yapılan cinsiyetçi bir ifadeye karşı keskin bir tepki olarak açıklanmıştır. İşe iade davası yerel mahkemece reddedilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
AİHM, yapılan başvurunun incelenmesi neticesinde ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. İhlal kararının gerekçeleri; disiplin kurulu ve mahkemelerin paylaşımların içeriğini ve başvurucunun bu paylaşımlara beğenisinin potansiyelinin yeterince incelememesi, işten çıkarma yaptırımının başvurucunun kıdemi ve yaşı da göz önünde bulundurulduğunda çok ağır olması, sözleşmeli personel olarak İş Kanunu’na tabi şekilde çalışan başvurucunun devlete sadakat yükümlülüğünün bir kamu görevlisi kadar sıkı değerlendirilemeyeceği olarak özetlenmiştir.
Karar yukarıda izah edilen yönleriyle, hakaret suçunun retweet veya paylaşım suretiyle oluşup oluşamayacağına ilişkin net bir fikir vermemektedir. Ancak AİHM, kararın bir kısmında, paylaşımların “like” edilmiş olmasıyla ilgili olarak önemli bir değerlendirmeye yer vermiştir:
“Başvurucu, Facebook isimli sosyal paylaşım sitesi üzerinden üçüncü kişiler tarafından yayınlanan bir dizi makalede “Beğen” tuşuna basmış olduğu için işten çıkarılmıştır. İnsanların, sosyal paylaşım sitelerinde yapılan paylaşımların içeriğine ilgi gösterdiklerini ve içeriği onayladıklarını göstermeye yarayan “Beğen” tuşu bu haliyle ifade özgürlüğünün çevrimiçi kullanımının yaygın ve popüler bir biçimidir.
Bu bağlamda, başvurucu söz konusu sosyal paylaşım sitesinde ihtilaf konusu içeriği oluşturan ve yayınlayan kişi değildir; başvurucunun eylemi, içeriğin altındaki “Beğen” tuşuna tıklamakla sınırlıdır. Sosyal paylaşım sitelerinde, paylaşılan içeriklerin altındaki “Beğen” tuşuna tıklamak, bu içerikleri paylaşmak ile aynı kategoride değerlendirilemez, “Beğen” tuşuna basmak yalnızca paylaşılan içeriğe duyulan sempatiyi ifade eder, bu içeriğin yayılmasının amaçlandığı söylenemez. Bununla beraber, söz konusu içeriğin sosyal medyada çok geniş bir kitleye ulaştığı da yetkililer tarafından iddia edilmemiştir. İlgili gönderilerden bazıları yalnızca bir düzine “Beğeni” ve çok az sayıda yorum almıştır. Ayrıca başvurucunun çalışmış olduğu pozisyon gereği işyerinde büyük bir tanınmışlığa sahip olamayacağı ve yalnızca sınırlı bir temsil statüsüne sahip olabileceği, Facebook’taki faaliyetlerinin öğrenciler, ebeveynler, öğretmenler ve diğer çalışanlar üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağı açıktır. Ek olarak, ulusal makamlar kararlarında başvurucunun profilinin ilgili sosyal paylaşım sitesindeki popülaritesi, bağlantıları gibi parametreleri göz önüne alarak öğrenci, ebeveyn, öğretmen ve diğer çalışanların başvurucunun Facebook hesabına mı yoksa tartışmalı “beğenilere” mi erişim sağladığının değerlendirmesini yapmamıştır.”
AİHM, alıntılanan paragrafta; başvurucunun paylaşımlara dahilinin yalnızca beğenmekle sınırlı olduğunu, başvuruya konu içeriği oluşturmadığını, bir içeriğin beğenilmesi ile paylaşılması eyleminin aynı ağırlığa sahip olamayacağını, beğenme işleminin içeriğin paylaşılması noktasında aktif bir istek olarak değerlendirilemeyeceğini vurgulamış ve başvurucunun sosyal medya sayfası üzerinden de somut değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu yönüyle kararın, hakaret içerip içermediğinden bağımsız olarak ve esasen bu durumu da kapsayan daha geniş bir perspektifte, bir paylaşımın beğenilmesi (like) ile paylaşılması (retweet) arasında ayrım yapılabilmesine cevaz verdiği söylenebilecektir.
III. GÖRÜŞLER
A. Hakaret Suçunun Oluşmayacağı
Sosyal medya sitelerinde yapılan ve hakaret içeren paylaşımların, beğenilmesi (like) veya paylaşılması (retweet) suretiyle hakaret suçunun işlenemeyeceği, bu nedenle Yargıtay içtihadının hatalı olduğu kanaatinde olan görüşlerin temel dayanağının yukarıda yer verilen AİHM kararı olduğu görülmektedir. Bu görüşü savunanlarca, Yargıtay içtihadının AİHM’in 2021 tarihli kararı uyarınca geçerliliğini kaybettiği ifade edilmektedir.
Halbuki, AİHM kararında açıkça, paylaşımın “beğenilmesi (like”) hali değerlendirilmiş ve beğenme reaksiyonunun paylaşma işleminden daha hafif bir ağırlığa sahip olduğu ortaya koyulmuştur. Bu nedenle bu görüşün, salt ilgili AİHM kararıyla savunulması yerinde görülmemektedir.
B. Hakaret Suçunun Oluşacağı
Sosyal medya sitelerinde yapılan ve hakaret içeren paylaşımların, beğenilmesi (like) veya paylaşılması (retweet) suretiyle hakaret suçunun işlenebileceğini savunan görüşler; paylaşmak/retweet suretiyle hakaret içeriğinin benimsendiğini ve içeriğe diğer kişilerce ulaşılması kastının güdüldüğünü, böylece mağdurun korunan hukuki menfaatinin ihlal ağırlığının artırıldığını ileri sürmektedir.
Bu görüşü savunanlar, Yargıtay içtihadı ile AİHM’in Melike v Turkey kararı arasında bir çelişki bulunmadığını ve AİHM kararının Yargıtay’ın suçun oluşacağı yönündeki içtihadını değiştirecek bir etkisi olmadığını belirtmektedir. Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 17.11.2014 tarih ve E. 2013/5598 K. 2014/33171 sayılı kararında da beğeni ile paylaşım arasında bir fark gözetildiği ve salt beğeni reaksiyonu verilmesi halinde hakaret suçunun oluşmayacağının ortaya koyulduğu görülmektedir. Bu yönüyle, Yargıtay içtihadının AİHM içtihadı ile çelişmekten ziyade uyumlu olduğu dahi ifade edilebilecektir.