loading
  • Seba Office Boulevard, Sarıyer/İstanbul - Türkiye
  • Ptesi - Cu 09:00 - 19:00

ÇERÇEVE SÖZLEŞMELER

Mevzuatımızda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte çerçeve sözleşmeler, gelecekte kurulması planlanan münferit sözleşmelerde geçerli olacak ortak hükümleri belirlemek amacıyla düzenlenen ve taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmeler olarak tanımlanabilir. Sözleşme tarafları, özellikle uzun süreli, karmaşık veya tekrarlanan hukuki ilişkileri düzenlemek adına, belirli bir sözleşme akdetmeden önce çerçeve sözleşme düzenlemeyi tercih etmektedir.

Çerçeve sözleşmenin amacı, taraflar arasında kurulacak ve tekrarlanması beklenen hukuki ilişkilerin temel kurallarını belirlemektir. Belirli konuları düzenleyen sözleşmelerin her biri ise, çerçeve sözleşmenin çizdiği genel “çerçeve” doğrultusunda veya zaman zaman bu çerçeveden ayrılarak kendi özel amaçları ve şartlarıyla yapılır.

  1. HUKUKİ NİTELENDİRME

Çerçeve sözleşmeler, Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında düzenlenen tipik sözleşmelerden değildir ve bu nedenle atipik sözleşmelerden olduğu kabul edilir. Atipik sözleşmeler de içerdikleri asli edimlerin tipik sözleşmelere ait olup olmamalarına göre karma sözleşmeler ve sui generis (kendine özgü) sözleşmeler olarak ikiye ayrılır[1]. Karma sözleşmeler, birkaç tipik sözleşmenin unsurlarını barındıran sözleşmelerdir. Çerçeve sözleşmenin tipik sözleşmelerin belirli unsurlarını barındırabilmesi mümkün olmakla birlikte, bu unsurların hiçbirini taşımaması da mümkündür. Bu sebeple çerçeve sözleşmeler, sui generis sözleşmeler arasında sayılmaktadır. Çerçeve sözleşmeye bağlı olarak yapılacak münferit sözleşmeler ise, düzenledikleri konulara göre tipik veya atipik sözleşmelerden olabilir.

Çerçeve sözleşme, iki tarafa borç yükleyen sözleşme olarak düzenlenebileceği gibi, bu sözleşmenin tek tarafa borç yükleyecek şekilde düzenlenmesinin önünde de bir engel yoktur.

Borç doğuran sözleşmelerde kural olarak, sözleşme yapıldığı anda edimler belirli veya belirlenebilir olmalıdır. Çerçeve sözleşmede ise, sözleşme yapıldığı anda belirli veya belirlenebilir olmayan, gelecekte belirli hale gelecek edimlerin ifası ile ilgili şartlar düzenlenebilir. Bu bakımdan çerçeve sözleşmeler, edimin belirli ya da belirlenebilir olmasına ilişkin genel kuralın istisnası niteliğini taşır.

  1. ÇERÇEVE SÖZLEŞMENİN UNSURLARI

Münferit Sözleşmelerin Taşıyacağı Ortak Hükümleri Belirleme: Çerçeve sözleşmelerin amacı, ileride yapılacak münferit sözleşmelerin taşıyacağı ortak hükümleri belirlemektir. Ödeme şekline, veri güvenliğine, teslim koşullarına ilişkin düzenlemeler bu ortak hükümlere örnektir. Kanun veya genel ahlak ve adaba aykırı olmadığı sürece, çerçeve sözleşmenin hükümleri serbestçe belirlenebilir.

Münferit Sözleşme Yapma Borcu: Öğretide, çerçeve sözleşmeyi yapan taraflardan en az biri üzerinde münferit sözleşme yapma borcu doğduğuna dair bir görüş mevcuttur. Bu borcun ihlali halinde karşı tarafa, ihlalden doğan zararını tazmini ve sözleşmeyi fesih hakkı tanıyacağı kabul edilse de aynen ifa talep edilemeyeceği ifade edilmektedir[2]. Bu borcun niteliği ise tartışmalıdır.

Süreklilik: Çerçeve sözleşmeler, düzenlenme amacı gereği süreklilik arz eder. Taraflar arasında yapılan münferit sözleşmeler birden çok ani edimin veya birden çok sürekli edimin ifasına ya da ikisine birden yönelik olabilir. Bu durum, çerçeve sözleşmenin sürekliliği açısından bir fark yaratmaz.

  1. ŞEKİL SERBESTİSİ

Türk Hukukunda hâkim olan şekil serbestisi ilkesi, çerçeve sözleşmeler için de geçerlidir. Yani çerçeve sözleşmeler, kanunda özel bir şekilde yapılması öngörülmemiş olan konularda istenen şekilde yapılabilir. Ancak kanunda belirli bir şekilde yapılmasının öngörüldüğü durumlarda, belirtilen şekle uyulması gerekecektir. Örneğin çerçeve sözleşme olduğu kabul edilen barter sözleşmesi kural olarak şekle bağlı olmasa da içinde cari hesap sözleşmesini barındırması durumunda yazılı yapılmak zorundadır. Zira, cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılması geçerlilik şartıdır. Kural olarak, içinde tipik sözleşmelerden unsurlar bulunduran atipik sözleşmenin şekli, içinde bulundurduğu sözleşmelerin şekil şartlarından en ağır olanıdır.

Çerçeve sözleşmenin şekli bakımından bir sınırlama olmasa da, özellikle değeri yüksek olan edimlerin ifasını içeren sözleşmelerin yazılı düzenlenmemesi ispat açısından ciddi problemler doğurabilir. Sözleşmenin yazılı olması, sözleşmeye açıklık ve ispat açısından büyük avantajlar getirir. Bu açıdan çerçeve sözleşmelerin yazılı yapılması isabetli olacaktır.

  1. ÇEŞİTLİ ÇERÇEVE SÖZLEŞME ÖRNEKLERİ

Uygulamada sıkça kullanılan çerçeve sözleşme örneklerine aşağıda yer verilmiştir. Ancak çerçeve sözleşmeler aşağıda sayılanlarla sınırlı değildir ve herhangi bir çeşit içinde değerlendirilemeyen kendine has çerçeve sözleşmeler de mevcuttur.

Franchise Sözleşmesi: İsimli ve isimsiz sözleşmelerin unsurlarından oluştuğu için niteliği itibariyle sui generis isimsiz bir sözleşmedir[3]. Franchise sözleşmelerine öncelikle TBK genel hükümleri, nitelik olarak benzemesi sebebiyle TTK acentelik hükümleri ve düzenlediği konuya göre ilgili kanun hükümleri uygulanmaktadır.

Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Sözleşmesi: Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Tebliğ’in 26. maddesi uyarınca vadeli işlem yapmak isteyen yatırımcıların emirlerinin borsaya iletebilmesi için, pay piyasasında olduğu gibi vadeli işlem piyasasında da işlem yapma yetkisine sahip yatırım kuruluşu ile türev araçların alım satımına aracılık sözleşmesi yapmaları gerekmektedir.[4] Sözleşmede yer alması gereken ve yer almaması gereken unsurlar ile sözleşmenin şekline ilişkin hükümler, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Barter Sözleşmesi: Birden çok katılımcının bir araya gelerek bir sistem oluşturup, bu sistemin içerisindeki mal ve hizmetleri, para yerine yine mal ve hizmet karşılığında tedarik etmek amacıyla akdettikleri sözleşmedir. Esasen atipik sözleşmelerden olsa da sözleşme kapsamında cari hesap, vekâlet gibi konuların düzenlenmesi durumunda bu konuları düzenleyen hükümler nedeniyle yazılı geçerlilik şartına tabi olacaktır.  

Tam Zamanında Tedarik Sözleşmesi: Bir tarafın, sözleşmenin diğer tarafı için bir şey sağlamayı, diğer tarafın ise bunun karşılığında bir ücret ödemeyi borçlandığı; taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran, tam iki tarafa borç yükleyen, yoğun bir güven ve iş birliği içeren, karma, uzun süreli bir çerçeve sözleşmedir[5]. Sözleşme konusuna göre içinde satış, vekâlet veya eser sözleşmesinden unsurlar taşıyabilir. Bu durumda taraflar tacirse TTK uyarınca satış sözleşmesi, TBK uyarınca eser veya vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabi olacaktır.

  1. Sonuç

Çerçeve sözleşmeler, karmaşıklaşan ticari ilişkileri düzenlemek adına ve sözleşme özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak türemiş kendine özgü sözleşmelerdir. Edimin her zaman sözleşme kurulduğu anda belirli veya belirlenebilir olmaması sebebiyle borç doğuran sözleşmeler içerisinde istisnai bir konuma sahiptir. TBK’nın genel hükümlerine tabi olan bu sözleşmeler, tipik sözleşmelerin unsurlarını taşıması halinde bu sözleşmeleri düzenleyen hükümlere uygun olmalı, ayrıca düzenlenen piyasalar bakımından özel çerçeve sözleşmelerin tâbi olacağı şartlara dikkat edilmelidir.

 


[1] Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Ankara, 2015, s. 870.

[2] Wolfgang Fikentscher und Andreas Heinemann, Schuldrecht (Zehnten Auflage. Berlin: de Gruyter Lehrbuch, 2006), s. 84 (Şen Doğramacı, Hayriye, Çerçeve Sözleşmeler, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Eskişehir, 2010, s. 40’dan naklen).

[3] Eren, a.g.e, s. 900.

[4] Ata, Özlem, Sermaye Piyasası Hukukunda Alım Satıma Aracılık Faaliyetlerinde Yatırımcının Korunması, On İki Levha Yayıncılık, Ekim 2020.

[5] Korkmaz, Yakup, Tam Zamanında Tedarik Sözleşmeleri Ve Benzer Sözleşmelerle Karşılaştırılması, Dergipark,  https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/36500/359175 (14.04.2025 tarihinde erişilmiştir).

Bozoğlu İzgi Avukatlık Ortaklığı